sitemde herşey var bu sitede çook eğleneceksin yorum yazmayı da unutma.
  grup hepsi hakkında bilgiler
 
 

eren: "majesteleri ve " naylon" sözcüklerini söyleyemiyor.

yasemin: arabasını asla park edemez.arabalara acayip meraklı,ama arabasını hep başkalarına park ettirir.acayip hızlı gidiyor araba kulanırken.çok iyi kullanıyor ama ehliyeti yok henüz..

cemre: tam bi gizli kokoştur.aşırı tokası vardır.makyajı çok kaçırır.aslında kokoş görünmez de ruhu kokoştur

gülçin:çok uyuşuktur...

cemre ve gülçin:anneleri onlara müzik konsunda çok yardım ediyor.o yüzden çok şanslılar.

annesi babası bi kere kavga etmiş ve eren bundan cok etkilenmiş ve kendini banyoya kapatmış sabah uyandığındada beli tutulmus

-eren küçükken saçlarını renkli boyAmaya cok meraklıymıs annesinin aldığı saç boyalarını banyo yaparken gizli gizli saçına sürermiş
 

-küçükken eren kusenlerine gittiğinde erenin basına kuseni balık atmıs erende ewe gidip saçını 5 kes ovmuş
cemre

-cemre küçükken annesi dikkat dediğinde hep ağlarmıs sebebini kendiside bilmiyomus

-herşeye rağmen adlı parçalarını fazla sewmiyomus cünkü kızlar o parçayı dinlrken gülçiniin kaza haberlerini duymuslar

-cemre küçükken pastel boyayı şeker diye yalarmıs

yoshi

-annesi yoshiyi bi kere parka ****ürdüğünde yoshi ÇARPIŞAN OTOLARA BİNMİŞ ve sonra bi bebek ona carptı diye carpısan oto bitince gidip carpan kızın saçını cekmiş

-forld fokus araba modelini ve adını hiç sevmiyomus anlamı onun için bi garipmiş

gülçin

-küçükken saçlarını bi kere kesmiş ve arkadaşları ona 1 hafta dalga geçmiş

-gülçin kücükkn bi karanlıkta kalsın hemen ağlarmıs

-yükseklik korkusu varmış



* Geçmişte, hangi dönemde, ne olarak yaşamak isterdiniz?

EREN: İki dönemde yaşamak isterdim; birincisi Kızılderililerin zamanında, onlardan biri olarak, ikincisi de Amerika'da müzikallerin başladığı dönemde, o müzikallerin başrol oyuncusu olarak.
YASEMİN: İspanyol olmak isterdim ve bir çingene olurdum.
CEMRE: Mısır'da firavun olmak isterdim.
GÜLÇİN: 1.600'lü yıllarda Fransa'da yaşamak isterdim, sırf o giysileri giymek için

 
Aşkınızın son kullanma tarihi ne zamandır?
EREN: Saygının bittiği andır.
YASEMİN: O tarihi kendi belirler hal ve tavırlarıyla.
CEMRE: Öyle bir kullanma tarihi yok!
GÜLÇİN: Aşk bir konserve olsaydı, üstünde son kullanma tarihi yazsaydı yine de alır mıydım acaba? İnanmak istediklerimizdir bizi aşka sürükleyenler.
Bir gün inançlarımıza küsüp sadece bir bağımlılıkla baş başa kalmışsak, son tarihine daha da yaklaşmadan, hem yüzümüzü hem tadımızı ekşitmeden ipi kesmek gerekir.


* Kraliçe, prenses, büyücü, savaşçı. Hanginiz hangisi olurdunuz? Neden?

EREN: Kraliçe olmak istiyorum. İnsan kendini kraliçe olarak düşününce bayağı bir iyi hissediyor.
YASEMİN: Bence savaşçı Cemre, prenses Gülçin, Kraliçe Eren, büyücü de ben olurdum.
CEMRE: Tabii ki Kraliçe olmak isterdim...
GÜLÇİN: Büyücü. Spritüel, mistik şeylere, parapsikolojiye çok meraklıyım. Normalde insanların bilmeden saçmalık diyebileceği şeylere ilgim var ve üzerinde "voodo love bag" yazan bir çantam var. "Kalpsizsin" klibinde biz gerçekten kendi çapımızda voodoo da yaptık. "Smallville" dizisini çok severim orda cadı oldukları bölümü defalarca izledim. Cadı ayakkabılarını da çok seviyorum.

COĞRAFYA

* Evden uzakta olunca en çok neyi özlüyorsunuz?


EREN: Yatağımı, anne, baba ve kardeşimi.
YASEMİN: Annemi, anneannemi ve sevgilimi.
CEMRE: Yatağımı.
GÜLÇİN: internet keyfim diyelim, bitki çaylarım, kekim ve yanımda kedim. (Pamuk anne şefkati)

* Bir ülke hayal edin ve bu ülkeye bir isim bulun? (Sizin ütopyanız olsun)

EREN: Kesinlikle son model arabaların ve mimarilerin olmadığı, ultra teknolojik olmayan, çoook miktarda yeşil alanı ve her yerde gölleri olan (benim evim direk göle bakan bir yerde olmalı), herkesin kendi mesleğini yaptığı ve yaptıkları işlerde başarılı olan insanların bulunduğu bir yer hayal ediyorum. Ayrıca insanlar paylaşmayı bilmeli. Mesela; iyi sanatçıların eserlerini sergilemesi, iyi yemek yapanların özel toplu ziyafetler sunması gibi. Siyah giymeyenlerin olduğu, yalnızca müzik ve doğa sesinin duyulduğu bir yer. Bu yerin adını da "Yesolando" koyardım.
YASEMİN: Para yerine şeker geçseydi böylece yağmacılık ve hırsızlık olmazdı ama tabi parayı nasıl kazanıyorsak, şekerleri de çalışarak kazanacaktık. Hava hep sıcak olmalıydı ama yağmur yağmalı ki su kazanalım. Her yer yeşillik içinde olmalı ki hep temiz havaya sahip olalım.
GÜLÇİN: Herkes gerçek, yalın olsun. Değişimin farkında olan ve bütünlüğün tadını çıkaranlar yaşasın bu ülkede. İnsanlar art niyet nedir bilemesin, doğaya kendilerini emanet etsinler. Trafik hiç olmasın ama yine sevgi dolu çok sayıda insan olsun. E bu duruma uygun düşen bir ismi de olsun ülkemizin: "SALT "

MATEMATİK

* İçinizde en pinti olan kim?


EREN: Bence Gülçin J
YASEMİN: Pinti değil de çok tutucu olan Gülçin'dir.
CEMRE: Gülçinnnnnn.
GÜLÇİN: Bence Yasemin ama diğerlerine sorarsanız, gördüğünüz gibi benim. Para biriktirip ev almak gibi bir planım var, o yüzden olabildiğince gereksizce harcamıyorum hemen bankaya yatırıyorum paramı. Dayanamadığım çok oluyor, baya harcıyorum ama Yasemin hiç harcamıyor. O yüzden, o pintilikte daha başarılı bence.

* Kendinizde sevdiğiniz üç özelliği sayın

EREN: Sağlıklı beslenmek, kendi başıma kalınca sıkılmadan vakit geçirebilmek, üçüncüyü bilmiyorum:)
YASEMİN: Sözümü tutarım, cimri değilimdir, eşyalarıma özen gösteririm:)
CEMRE: Huysuzum, çok titizim, kin tutamam.
GÜLÇİN: Akrep kadını olmam, gülmek için büyük nedenler aramamam, ne istediğimi bilmem. (Bilmediğimde aramam gerektiğinin farkında olmam)

EDEBİYAT

* Bize birer tane bir paragraflık minik şiir yazar mısınız?

EREN: (hayatımın ilk şiiri)
Geldim, güzeldi her şey
Renkliydi her taraf
Yaptım mı bir şeyler
Ya da var mıymış zaten bir şeyler
Giderken yaptım asıl her şeyi
İşte oldu dediler, o bütün deliler:)
YASEMİN: Gülçin yazsın.
GÜLÇİN: Kuru lokmalara küçükse bedenin
Acıtır, canı boğazından geçeni
Nedeni çoktur doymayan nefsin
Hesapta büyümektir keskin
Eli açıktır müptelalık damlatırken şevkin
Okunur gözleri felfecri geri alırken zevkin
Bu şiiri 31 Ocak 2007'de yazdım, ben zaten yazıyorum bir şeyler. İnşallah bir gün albümde de sözlerim olur.
CEMRE: Asla yazamam.

* Hayatınızı kaleme alsanız, bu kitabın ismi ne olurdu?

EREN: "Beni Yeşil Yapın"
YASEMİN: "Tatlı ve Acı"
CEMRE: "HEPSİ Deli"
GÜLÇİN: "Camdaki Biz"

KİMYA

* Aşkın kimyasını anlatır mısınız?


EREN: Bence gözlerde başlayıp ellere ve ayaklara geçen bir duygu. Sonra beyin yardımıyla ellerin ve ayakların kontrolü ele geçirilir. Tabi ki bu sırada karındaki pervanenin pili hiç bitmez.
YASEMİN: Önce çok tatlı gelir, sonra yavaş yavaş ekşimeye başlar, zaman zaman Meksika biberine dönüşür, zaman zaman da çikolatalı kek gibidir.
CEMRE: Bu işin kimyageri değilim ki!
GÜLÇİN: Bir tutam pembe boya, 1 prenses öpücüğü ve 1 kurbağa. Yeterince kirletilmemiş berraklık için ve fıkır fıkır kaynamak için maden suyu, ateş, barut, kapalı küçük kutular. Hepsini cadı kazanında karıştır, patlayana kadar çıkan dumanı sis niyetine kullan ki aşk olsun.

* Hepsi bir koku olsaydı, nasıl kokardı?

EREN: Her tende farklı sonuç veren bir koku olurdu. Birinde daha tatlı dururken, birinde daha baharat kokardı. Ya da birinde daha fresh kokarken birinde daha ağır bir parfüm olurdu.
YASEMİN: Şekerli bir koku olurduk herhalde.
CEMRE: Kesinlikle temiz ve fresh.
GÜLÇİN: 4 çiçek kokusu ve elma şekeri. Karıştırın.


FİZİK

* Dış görünüş sizce ne kadar önemli?


EREN: Kızlar benimle çok fazla dalga geçerdi eskiden, kimseyi beğenmiyorum diye. Ama sanırım hala aynı şey geçerli. Dış görünüş ilk noktada önemli olup sonra önemini kaybediyor. İçerden de güzellik çıkmıyorsa, daha başlamadan biter
.
YASEMİN: Çok değil.
CEMRE: Geçici bir süre için önemli.
GÜLÇİN: Atıp tutmak kolay sipariş verirmiş gibi. Gönül aka da konar… konar işte! Burada mesele şudur; ihtiyacınız çapkın ve yakışıklılığının farkında olan bir erkek mi, yoksa alçakgönüllü, dış görünüşünü kullanmayan bir erkek mi? Tabii koskoca erkekleri 2 gruba ayırmıyoruz, her şey siyah ya da beyaz değil başka çeşitlemelerle dolu erkekler.

* Dünyanın en güzel fiziğine sahip olan erkek sizce kim?

EREN: Herkesin güzellik anlayışı biraz farklıdır. Beni güzel taraflarının haricinde çeken şeyler aslında yan özellikler oluyor. Bu yüzden sayacağım kişiler çok yakışıklı değil ama ben seviyorum; Justin Timberlake, Johnny Depp, Ashton Kutcher, Josh Hartnett, Colin Farrell.
YASEMİN: Brad Pitt
CEMRE: Brad Pitt
GÜLÇİN: Brad Pitt mi acaba?

BİYOLOJİ

* Bir çiçek olsanız ne olurdunuz?


EREN: Çimenlerin üzerinde bir papatya
.
YASEMİN: Tabiî ki Yasemin.
CEMRE: Orkide.
GÜLÇİN: Gelincik. Kırılgan, narin, kadınsı, kırmızı, rüzgarla organik bir şekilde dans eder. Küçükken hep yaprakları kopardı, toplayınca üzülürdüm. En güzel çiçek bu ama çok dayanıksız:)

* Bir sonraki hayatınızda bir hayvan olsanız, hangi hayvan olmak isterdiniz? Neden?

EREN: Kaplan olmak istedim. Onların süper anatomik yapılarında bir bedene sahip olmak bence inanılmaz bir şey. Ama sürekli parçalayıp haşince yeme durumunu şu an için bilemiyorum:)
YASEMİN: Köpek olmak isterdim; Golden. Sevimli ve akıllı olurdum heheh
CEMRE: Yunus… Çok seviyorum da ondan.
GÜLÇİN: Kedilere aşırı sevgi duyuyorum, ben de kedi gibiyimdir zaten.

MÜZİK

* Bu notaları birer sözcük haline getirir misiniz?


EREN: Do... domates
Re...rejim
Mi...mikado
Fa...falım
Sol...lama
La...fonten
Si...fon
YASEMİN: Do... ilk adım
Re... aşırıya yükseliş
Mi... 3. bir şans
Fa... yavaş yavaş oluyor
Sol... yakalamak üzere
La... telefon sesi he he
Si... zorlar

CEMRE: Doğruluk
Re... zillik
Mi... stik
Fa... natik
Sol... ak
La... f
Si... vilce

GÜLÇİN: Do... mino
Re... klam
Mi... nor
Fa... l
Sol... ak
La... le
Si... hir
Ritm olarak yazamasam da bir de uyduruktan bir beste yapayım, ritimlerini siz uydurun: "do mi sol mi re fa si re do la do" he he he

* Hangi müzisyenin ruhunu çağırmak isterdiniz ve ona ne sorardınız?

EREN: Onno Tunç'u çağırıp ona birkaç neslin ağzından düşmeyen onca parçayı nasıl yaptığını ve "tamamdır, oldu bu parça" dediği anın ne zaman olduğunu? sorardım
.
YASEMİN: Madonna. Nasıl bu kadar parlak fikirler üretebildiğini sorardım.
CEMRE: Beethoven'ı çağırmak isterdim. Soracak bir şey yok, takdir ederdim.
GÜLÇİN: Ludvig Van Beethoven. "Sağır olup da notaları kafadan duyup beste yapmak nasıl bir şey?" derdim ama o duymazdı tabii. Yine de o hissi merak ediyorum. Ben yapamazdım, zaten ben dahi değilim:)

RESİM

* Hoşlandığın yakışıklı tipinin resmini çizer misiniz?

EREN: Buğday ya da esmer tenli, kumral saçlı, atletik vücutlu, güler yüzlü, sevimli.
CEMRE: Buraya mı:)
GÜLÇİN: Geniş omuzlu, boyuma yakın, beyaz tenli. (Solaryumu abartıp kara marsık gibi gezmesin kimse. Zaten çok zararlı ve çirkinleşiyorlar:)

* Size şu anda bir resim çizin desek ilk çizeceğiniz üç şey ne olur?

EREN: Boyaları elime aldığım anda saçma çizgilerden oluşan bir şey çizerim öncelikle. Sonra muhtemelen yamuk bir kadın portresi çizerim. Yamuk çünkü "düz çizgi çek" deseniz çekemem. Son olarak da kalabalık bir resim çizerim.
YASEMİN: Aklıma sadece küçük bir çiftlik geliyor.
CEMRE: Çöp Adam, çöp adam, çöp adaaaammmm
GÜLÇİN: Üçgen, gözlüklü smiley, çiçek

BEDEN Eğitimi

* Dördünüz "buzda dans" yarışmasına katılsanız, hanginiz kazanır?
EREN: Bilmiyorum, hiç belli olmaz ama Gülçin'in kazanmayacağı kesin:))
YASEMİN: Hepimiz çünkü grup olarak katılırdık.
CEMRE: Dördümüz kazanırız.
GÜLÇİN: Biz grup olarak yarışırız, siz ne sandınız? Bu goncanın yaprakları koparılmaz ve tabii ki biz kazanırız çünkü bale ve modern dans akademik eğitimimiz var. Adil bir yarış olmaz.

* Sizce ideal kadın vücudu nasıl olmalı?

EREN: Sıska olmamalı, kemikler çok fazla ortada olmamalı, sportif bir yapıda olup sıkı görünmeli, kaslar biraz belli olmalı, eller ve ayaklar da çok kemikli ve büyük olmamalı, vücut her zaman dik pozisyonda olup boyun uzun tutulmalı, kambur durmamalı.
YASEMİN: Deniz Akkaya gibi ama belki biraz daha kısa olabilir.
CEMRE: Adriana Lima gibi olmalı.
GÜLÇİN: İnce belli (çay bardağı gibi). Türk kadını, işte. İnce bilekler, çıkık kemikli omuz kavşağı, küçük ayaklar ve eller, uzun boyun


Yasemin: Ben bir kere köpeğimle birlikte uyumuştum. Bizim sibirya kurdumuz vardı o zaman daha ona yer yapamamıştık bahçede... apartmanda bakıyorduk bir süre, balkonda kocaman bir kulübesi vardı. Motosiklet geçtiğinde sürekli havlıyor, susması için yanına gitmen gerekiyor... yani ben kulübeye girdim onunla, kulübeden çıkınca yine havlamaya başlıyordu ve ben kulübede onunla birlikte uyudum sabaha kadar. (gülüşmeler) Sabah uyandığımda yalıyordu beni o şekilde uyanmıştım. Çokta büyük, ben de küçüğüm...
Yasemin: İlkokul sondaydım orta bire geçicektim. Baya büyüktü o birlikte uyumak zorunda kalmıştık onunla... iğrenç kokuyordum kalktığımda.

Eren: Ben de kız kardeşimle, benden iki yaş küçük kız kardeşim var, annemler evde yokken evdeki birçok eşyayı kül tablası olsun, abajur olsun bir sürü eşyayı; bir tane böyle kapalı barandamız vardı hepsini oraya taşırdık... ve hepsinin üstüne bir fiyat koyardık... annemler eve geldiğinde onlara satmaya çalışırdık... böyle saçma sapan oyunlar oynardık kardeşimle. Evdeki eşyaları annemlere satıyorduk tekrardan. 

Eren: Geçtiğimiz günlerde reklam çekiminden dönüyordum. Gece yarısı benim oturduğum bölgede kimlik kontrolü yapılıyor. Haftada birkaç kere geçiyorum o saatte. Ben çantamdan kimliğimi çıkartırken iki jandarma kendi arasında konuşmaya başladı. İşte bu kız Eren Bakıcı diye.

Yasemin: Takı bakıyordum, mağaza sahibi yanıma geldi. "Siz bir gruptasınız değil mi" dedi. Ben "Ne grubu" deyince de "Hepsi grubunda değil misin?" diye sordu. Şaşırdım.

Eren: Ben spor yapıyorum. Bir çocuk geldi, "Ben seni nereden tanıyorum" dedi. "Bilmem, herhalde buradan tanıyorsundur, sürekli geliyorum" dedim. "Yok" dedi. Lise, ortaokul olabilir mi diye düşünüyoruz ama hayır. En sonunda çocuk tam gidecekken bana "Hepsi grubuyla bir alakan var mı" diye sordu. Doğrusu benim hiç aklıma gelmemişti!

Gülçin: Trafik kazası geçirmiştim. Kimse beni tanımadı. Savaş Ay falan geldi, benimle konuşuyor ama kim olduğumu bilmeden. En sonunda montajda tanımışlar.

Okan Bayülgen’in programına da katıldınız. Keyifli bir program mıydı?

Cemre: Evet hem de nasıl... Çok eğlendik. Ama benim için ayrıca şöyle bir durum vardı. Programa çıkarken kostümüm, spor ayakkabılarım falan hepsi tamam ama ayakkabılarımın içine çorap getirmeyi unutmuşum. Ben çıplak ayaklarla hayatta ayakkabı giyemem. Ne yapacağımı düşünürken arkadaşımın aklına albümümüz geldi. Biliyorsunuz albüm ile birlikte Penti’nin "Hepsi" yazılı çoraplarını dağıttık. Albüm bulundu, içindeki çorabı aldım ve giydim. Zaten program sırasında da bu durumu oradakilerle paylaştım.

Herkes bir sponsor bulamazken siz iki önemli sponsorla birlikte çalışıyorsunuz. Nedir sizin farkınız?

Eren: Gurur duyuyoruz tabii. Pepsi şimdiye kadar çok iyi isimlerle çalıştı. Bu yıllar sonra da unutulmayacak bir reklam filmi. Pepsi ile işbirliği yapan isimler hiçbir zaman unutulmuyor, inşallah aynı durum bizim için de geçerli olur.

Herkesin sorduğu ve sizin ısrarla "Asla" dediğiniz bir soru var. Bunu bizimle paylaşır mısınız?

Gülçin: Evet! Her gören "Ayrılacak mısınız" diye soruyor. Başımıza bu kadar güzel şey gelirken neden ayrılmayı düşünelim? Hepsi grubu bir gün bitecek ama bu 4 kişi ayrılmayacak. Daha önce Hepsi grubu yoktu, biz yine böyleydik. O zaman yaşlanmış oluruz zaten.

Yasemin: Biz hiçbir zaman ayrılmayı düşünmedik. Biz bu dostluğa güveniyoruz.

Hepiniz balerinsiniz ve hepiniz için de vazgeçilmez tek şey dans olsa gerek, öyle değil mi?

Yasemin: Kesinlikle! Dans çalışmalarımızda Hamza Haimami ile çalışmaya devam ediyor olmamız gerekiyordu. Ama Justin Timberlake ile çok daha önce çalışmaya başlamışlar. Umuyoruz ki Justin’le işi bitince bizimle çalışmaya devam edecek.

Gülçin: Klibimizdeki dansçılar daha önce Mariah Carey ile çalışmışlar. Sözde kalınca insan inanmayabiliyor, ama fotoğraflarını görünce çok şaşırdık.

n İlk klibinizi çektiniz, şimdiki projeleriniz neler?

Eren: İkinci klipten önce başka projelerimiz var. Sponsorlarımız Penti ve Pepsi ile yaz boyunca çalışmalarımız devam edecek.

Klip çekimlerinde rol gereği sihir yapmışsınız. Gerçekte böyle bir yeteneğiniz olsa ne yapmak istersiniz peki?

Gülçin: Dünya çapında bir konser düzenlerdim.

Yasemin: Bütün kötülükleri kaldırıp, herkese sağlık verirdim.

Eren: Gerçekten karnı aç olan insanların önüne kocaman bir sofra düşsün isterdim. İkinci isteğim ise buradan Hamza Haimami ile Justin’in yanına gitmek olurdu.

Klip çekmek keyifli mi, yoksa...

Cemre: Dünyanın en zor işi... Artık gecenin bir vakti yorgunluktan durup dururken gülmeye başlamıştık. Ben yönetmene "28 saniyeyi 130 kere çekmemizin sebebini anlayamıyorum. Bir de uçaklar nasıl uçuyor hálá" dedim. O da bana "Güney yarımküredeki insanlar neden baş aşağı oldukları halde düşmüyor, ben de onu anlamıyorum" deyince, "Tamam" dedim "sen de yorulmuşsun!"


Gülçin:

Çocukken en büyük tutkum duvarlara resim yapmakti. bir gün dayanamayip duvarlara pastel boyayla ev ve bulut figürleri çizmistim. babam resmimi gördügünde bunu sen mi yaptin? diye sordu. bende evet dedim. nedenini sordu. çünkü canim çok istedi. çok zevkli ama hataliyim, bir daha yapmayacagim diye cevaplamam üzerine babam anneme dönüp en azindan dürüst davrandigi için ceza vermeyelim dedi. aslinda bu babamin çok sinirlendigi bir olay olmasina ragmen beni affetmesini hep hatirlarim. hala da yalan söylemekten korkarim...

Cemre:

Çocukken lakabim zeynaydi. çünkü oturdugumuz sitede iki oglan çocugunu dövmüstüm. çocuklarin anneleri beni anneme şikayet etmislerdi. bu animi hiç unutamiyorum...

Eren:

Çocukken kardesim esenle beraber evdeki esyalarin üzerine küçük fiyat etiketleri yapistirip, evin her yerine kagittan oklar koyarak magzacilik oynardik. magazacilik oyununu daha gerçekçi kilmak için de kendi esyalarini anneme satmaya çalisirdik ...

Yasemin:

Yeni yeni emeklemeye basladigim günlerde, annem beni yatagima yatirmis ve uyudugumu düsünerek mutfaga girip ispanak yikamaya baslamis. ispanaklari suda biraktigi legeni yere koyarak baska bir odaya geçmis. fakat ben uyumamisim ve yataktan çikip emekleyerek mutfaga gitmis, ispanaklari sudan çikartarak yapraklari elbiselerin ceplerine, yatak ve dolaplarin içlerine saklamisim. annem bu olayi anlatirken hala çok güler...

 
 
  Bugün 52 ziyaretçi (126 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol